Halküretim üzerine düşünceler
Dynimum
Aşağıdaki makale, eTürkiye'nin en eski komün oluşumu olan (sanırım öncesinde yoktur, varsa düzeltiniz) Halküretim'in yeniden aktifleştirilmesi sürecinde kafama takılan soruların nedenleri ve çözümlerinin sorgulandığı bir makaledir. Oldukça uzun olduğu için özür dilemekle beraber, konuyla ilgili arkadaşların okuyarak yapıcı yorumlar yapmalarını rica ediyorum.
Halküretim'i zaten tanıyan, bilen arkadaşlar ilk 13 paragraftaki "Halküretim'in ne olduğunun özetlenmesi" kısmını es geçebilirler.
HALKÜRETİM'İN AKTİFLEŞTİRİLMESİ SÜRECİNDEKİ TEMEL SORUNLAR
Sevgili arkadaşlar,
Bildiğiniz gibi, bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce yine bu oyunda eSosyalist (ya da aslında eAnarşist) bir ekonomi modelinin nasıl olabileceğine dair bir arayış içine girmiş, belirlediğimiz ilkeler çerçevesinde Halküretim adını verdiğimiz bir yapı kurmuştuk.
Halküretim'in sistemini kabaca şöyle özetleyebiliriz: Tüm çalışanlar Halküretim şirketlerinde ülkenin asgari ücreti ile çalışır. Haliyle bol miktarda stok birikir. Bu biriken stok, Halküretim'de asgari ücretle çalışmakta olan herkesin ortak malvarlığıdır. Bu üretilmiş olan ürünler içinden ne kadara ihtiyacı varsa içinden alabilir. Yani "herkese ürettiği kadar", ya da "hak ettiği kadar" DEĞİL, "herkese ihtiyacı kadar", ya da (tabi stokların durumuna bağlı olarak) "herkese istediği kadar" sistemi geçerliydi.
İşte Halküretim sistemi bu ilkeler üzerine çalışmaya başladı. İlk başta her şey iyiydi, çalışanlarımız üretilen stoktan ne kadara ihtiyacı varsa şirketlerin işlerinin yapılması için gönüllü olan koordinatörümüze (bu kişi ben oluyordum) bildiriyor, koordinatörümüz ise stoklar çerçevesinde bütün bu ihtiyaçları çalışanlara gönderiyordu.
Fakat Halküretim koordinatörünün sorumlulukları bununla bitmiyordu elbette. Çalışmakta olan şirketlerin hammadde sorununun çözülmesi, çalışanların hangi şirkette çalışmaları gerektiğinin belirlenmesi ve buna uygun yönlendirme yapılması, çalışanların Halküretim'deki çalışma devamlılığının, çalıştıkları andaki sağlık düzeylerinin, ve her çalışana gönderilen ürünlerin miktarının bir tabloya aktarılması, ve Halküretim'den yayınlanması gereken makalelerin hazırlanması sorumluluklarının sadece başlıcalarıydı.
Bu durum, Halküretim'de çalışanların sayısının pek fazla olmadığı başlangıç dönemlerinde pek sorun yaratmasa da, uzun vadede Halküretim daha çok üye kazanıp geliştikçe, ve tek başına bütün bu işlerle uğraşan koordinatörün özel hayatından kaynaklanan bazı sorunlar nedeniyle oyunla fazla ilgilenemez olunca ortaya büyük bir koordinatörsüzlük sorunu çıktı.
Önce bu sorunu halihazırda Halküretim'e gönül vermiş arkadaşlarımızdan bir-iki tanesinin daha koordinatör yapılması ile aşmaya çalıştık. Böylelikle benim yanımsıra Iroh90 da, Halküretim çalışanlarının çoğunun Iroh90'a güvendiğini ifade etmesi sonrasında koordinatör yapıldı.
İkinci koordinatörün atanmasıyla bu acil sorun büyük ölçüde aşıldı, ancak pratikte olan durum şuydu: Benim sınav dönemim vs. olunca koordinatörlük işlerinin tamamı ile Iroh90 ilgileniyor, kalan zamanlarda tüm yük yine benim kollarıma kalıyordu. Yani, Halküretim'in inaktifleşmesinin önüne geçilmiş, ancak Halküretim koordinatörlerinin gece gündüz bilgisayar başında çıldıracak seviyede çalışmak zorunda olmalarının önüne geçilememişti.
Bir arkadaşımızın daha koordinatör olarak atanması pek fazla çözüm getirmedi, zira bu arakdaşımız da pek fazla zaman bulamadı sorunla ilgilenmeye dair.
Velhasıl "Koordinatör yardımcılığı" sistemini getirdik. Böylelikle Halküretim koordinatörlerinin durumunu görüp de içi acıyan kimi arkadaşlarımızı, Halküretim koordinatörleri kendilerine işler konusunda yardımcı olarak atayabiliyordu. Peki neden tam olarak "koordinatör" demiyoruz? Çünkü bu iş biraz da güven meselesi, yani Koordinatör oalrak belirlenen kişiler Halküretim gönüllülerinin en az 2/3'ünden "güvenoyu" almalı, ve kendi yapacağı yanlışlardan sorumlu olmalı dedik. Halküretim yardımcılarının yapabileceği kimi hatalardan ise kendilerini yardımcı olarak atayan Koordinatörlerin kendileri sorumlu olacaktı. Ve elbette yardımcıların sorumluluk ve yetki alanlarını da ilgili Koordinatör belirleyecekti.
Bu sistemle de biraz ağır aksak da olsa çalıştık. Daha sonra Iroh90'ın (benim aktifleştiğim bir dönem sırasında) ortalardan kaybolmuş olması, atanan yardımcılara pek fazla ulaşılamaması, ve benim de artık TUS sınavına odaklanmam gerekmesi (ve bilgisayarımın bozulması!) nedeniyle yine geçici bir kapanma yaşadık. (Daha önce de bir kere geçici olarak kapanmıştık, bu büyük bir sorun değil açıkçası)
Bu karardan bir süre sonra bütün bu macerayı mahvedecek büyük bir olay gerçekleşti ve zamanında pek çok ay boyunca Halküretim koordinasyonunu üstlenmiş olan Iroh90 bir günde ani bir hareketle tüm Halküretim şirketlerine el koydu. Şifreleri değiştirdi, ve şirketleri kendi orglarına aktararak sattı...
Ben de dahil tüm çalışanların toplam zararı 600 golddan fazlaydı..
Denecek bir şey yok, demek ki çok çok güvenilir olmadıkça kimseye "sınırsız yetki" vermemek lazımdı, bir şeyler yapılmalıydı, ama ne?..
Sonuçta bu olayın ardından rahat bir 10 ay (?) geçti. Benim TUS sınavım artık (nihayet, ve kesin olmamakla birlikte) geride kaldı. Artık Halküretim'i yavaş yavaş aktifleştirebiliriz diye düşünmeye başladım doğal olarak..
Ve bugün bu koordinatör sorunu büyük bir sorun olarak beni çok derin düşüncelere sevk ediyor. Artık eTürkiye'nin nüfusu oldukça artmış durumda, bu durumda Halküretim'e eskiye göre çok daha fazla rağbet olacağı da ortada. Demek ki ilk başlarda çok sorun olmasa da, tek başıma tüm koordinatörlüğü yürütemeyeceğim.
Demek ki tam olarak düzgün bir yol bulmak lazım. Bu makaleyi açış amacım da, biraz bu konuya ilgili arkadaşların koordinatör sorununun aşılması üzerine fikirlerini almak tabi..
Çözüm üzerine düşünceler
Benim aklıma şöyle bir çözüm geldi: Bir genel koordinatör olsun. (yani sınırsız yetkili tek bir kişi) Bu kişiyi kendim olarak hayal ediyorum, sonuçta ben Halküretim'in malvarlığını çalmayacağım konusunda kendime güveniyorum, ama tabi tüm Halküretim gönüllüleri neden koşulsuzca bana güvensin, orası muallak tabi.. Neyse, Halküretim'cilerin bana neden güvenmeleri gerektiği apayrı bir makale konusu olabilir. Konuya dönelim.. Bu genel koordinatörün belirleyeceği yetki ve sorumluluklar çerçevesinde görev yapan alt koordinatörler olacak. Her "alt koordinatör"e bir org. hesabı verilecek, içinde bir ya da iki şirket olacak. Bu alt koordinatör, bu şirketler konusunda yapılması gereken her şeyden sorumlu olacak. Mesela ilgilendiği şirket bir yemek şirketi ise, gönüllüler ihtiyaçları doğrultusunda yemek istediklerinde bu koordinatör gönderim yapacak.
Peki alt koordinatörlerden biri şerefsiz çıkar da şifreleri değiştirip sorumlu olduğu (neyse ki) az sayıdaki şirkete el koyarsa ne olacak?
İşte bu noktada aklıma şöyle bir fikir geldi: Alt koordinatör olmak isteyen kişi, sorumlu olacağı şirketlerin değeri kadar goldu (ya da bu eşdeğer bir şirket de olabilir) sadece Genel Koordinatörün erişebileceği bir orga teminat olarak gönderecek. Bu golddan herhangi bir harcama yapılmayacak, sadece bu koordinatörün yapabilecceği bir kötülüğe karşı Halküretim peşinen korunmuş olacak.
Ancak bu düşüncenin de iki olumsuz yanı var: İlki, zaten koordinatör bulamazken bir de peşin peşin teminat ödeyecek koordinatör bulmak daha zor olacak. İkincisi, bu koordinatörlerde "Nasıl olsa parasını verdim, artık çalsam da olur ehe mehe" mantığının gelişebilecek olması.
Bunun üzerine inci iktidarında B-TheOne önderliğinde geliştirilen memurluk sistemini hatırladım. Yani, koordinatörlere maaş vermek gibi bir sistem olacak. Bir kişi sadece koordinatörleri denetleyip ona uygun maaş belirleyecek, şu anda devlet için B-TheOne'ın yaptığı gibi. Koordinatörlere, iyi ödeme yapılacak, ve sınırlı bir sorumlulukları olacak. Böylece hiçbir koordinatör, kıytırık bir şirkete el koyarak fazladan edindiği bu kazancı kaybetmek istemeyecek.
Gayet güzel.. de... Parayı nereden bulacağız? İşte bu bir sorun. Gerçek anlamda Halküretim sisteminin sürdürülebilirliğinin tehlikeye düştüğü nokta da burası. Çünkü Halküretim'in asgari ücret adlı garip uygulama nedeniyle her gün belli bir miktar para harcaması ZATEN gerekiyor. (En basit mantıkla, 10 kişi 4 TRY'den çalışsa sadece bu 10 kişi için günde 1 gold gider!) Ancak, Halküretim ürettiklerini pazarda satan bir kurum değil. Mümkün olduğunca bundan kaçınmaya çalışan bir kurum üstelik.
Geçmişte, bağışlarla bir şekilde bunu dengeliyor, ve piyasaya satış yapmak zorunda kalmıyorduk. Ancak şu anda asgari ücret 0.1 gold gibi oldukça yüksek bir noktada, ve üstelik koordinatörlere para vermeyi dahi düşünür olmuşuz. O halde piyasaya satış yapmak zorunlu olacaktır ki, bu da sistemimizin ilkelerine ters gibi görünüyor.
Belki Halküretim'i desteklemek için piyasa şartlarında çalışıp para kazanacak bir takım şirketler yaratabiliriz, ama bu durum daha da ironik olur bana kalırsa
🙂
İşte bu noktada fikirlerinizi bekliyorum. Sizce koordinatörlük sorunu nasıl aşılabilir, bu kadar para nereden bulunur?
Fikirlerinizi olduğu gibi aşağıya belirtin, mantıklı bir ortak çözüm bulabilirsek o çizgiye Halküretim'i oturtup çalışmalara başlarız.
Saygılarımla;
Dynimum
Eski Halküretim koordinatörü
Comments
pirinci
Çayımı sigaramı alıp öyle geleyim.
parayı bulmak için feyk açın...
Güvenilir koordinatör olarak da Baran'ı öneririm.
Bu arada hepsini okudum, işin zor kolay gelsin Sinan.
o7
Min maaş şu anda çok sembolik bir uygulama. Düşmesi komünal olşumların yararına olacaktır.
Arkadaşlar sizden bir sistem önerisi bekliyorum. Koordinatörler nasıl çalışırsa daha mantıklı ve az riskli olur, tepede bir denetmen koordinatör mantığı mı olmalı, yoksa eşit ve birbirini denetleyen (nasıl oalcak bilmem) koordinatörler gibi bir sistem mi daha iyi olur? Para sorunu ne olacak, maaş fikri nasıl, gibi gibi..
Halk üretim zamanını bilirim savaş zamanı için uygulanabilir ama bu tür kollektif aşırı organizasyon gerektiren işlerin ömrü pek uzun olmuyor.Makalede dediğin gibi.
Para sorunu, bu işe girişen sermayedarların olucak.Güvenilir ve çalışkan kişiler olması gerekiyor.Sermayeyi koyanlar şirket yönetiminde ve kar paylarıda olucak tabi bu uğraşları karşılığında.Umarım işe yarar.
citizenturk+1
Başınıza bir felaket gelmiş, bunun neden olduğunu düşününüz.
Size George Orwell'in "Hayvan Çiftliği" isimli kitabını okumanızı, daha sonra da bu oluşumu iptal etmenizi öneririm.
@ EMİR YATIRIM
Halküretim'in ne olduğu hakkında bir fikriniz var mı? Bu sistemde "kar payı" yok, "sermayedar" hiç yok. Bir organizasyona bağış yapan sevimli insanlar var. Çalışanlar var. Parayı verenlerin Halküretim'in yönetiminde olmaması zaten çalışanların kendilerini yönetebilir olmaları için temel ilke.
1 - Para bulmak için feyk açın tam Fernu kalitesinde bir çözüm olur.
2 - Hala isteyen ihtiyacı kadar alacak mı? V1de günde 1 ekmek yerdin, savaş işide malum. Şimdi kimin ihtiyacı neye göre belli olacak? Ben halküretime girdim ilk gün benim ihtiyacım günlük 300 ekmek 30 atımlık barut olmaz herhalde.
3 - Oyundaki yeni üretim düzeyi ile asgari ücretin pratikte uygulanabilirliği zaten yok. şu an apprentice maaşı 12 try seviyesinde minimum 4. bu nedenle asgari ücret düşürülebilir, ama tartışma konusu tabii.
Bunun dışında bir şekilde (str, bh, resistance) medal alacak birine sponsor olmadan normal şartlarda piyasaya mal satmadan çark dönmez. Ama nakit ihtiyacınız diğer şirketlere göre daha az olacağı için bir şekilde çevrilme şansı olur.
@Poblachtacha
Öncelikle yapıcı yorumunuz için teşekkür ederim.
1) Katılıyorum, fake yapmak Halküretim'ciye kesinlikle yakışmaz. Hatta ben, "fake yapanları raporlarkenki ticket ekranından bir ekran görüntüsü sunmayanı Halküretim'e almasak mı" bile diyorum 🙂
2) Evet. Yine herkes ihtiyacı kadar alacak. Hepimiz günde 300 ekmek tüketmiyoruz. Savaş zamanları hariç ben kullanmam mesela. Bu ekmekler de birikir, kendini rütbece geliştirmek isteyenler kullanabilir..
3) 4 TRY gibi bir asgari ücreti hükümetimiz "fake hesap açıp bunları asgari ücretten çalıştıran fake'çilerin" bir miktar devlete faydalı olabilmesi üzerinden gerekçelendiriyor. Komünlerin durumu ise devletin umurunda değil.
4) Madalyalar konusunda, en azından ben ve bu konuya gönül vermiş arkadaşlarımızın gelen goldlarını bu organizasyona bağışlayacakları kesin. Ancak 2-3 kişinin madalyası onlarca, yüzlerde insanı taşıyacak bir organizasyona yeterli olmayacak. Kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmalı.
Bu sorunların çözümü; Halküretim sisteminin tüm eTurkiyeye yaygınlaşmasıdır, yani devletin bu anlayışta olması ve bu sistemin devlet sistemi haline getirilmesidir. Anladınız siz onu 🙂
Günlük üretimin belli bir oranı satışa sunulsa ? Mesela günlük % 5 ile %10 arası bir üretim piyasaya sunulsa hem eldeki üretimden pek kayıp verilmemiş hem de piyasada mal fazlası yaratmamış olunur..
Dynimum,
Sinan hoca, işin başına kendin geçmediğin sürece risk yüksek. Biz TürKo'yu kimseye emanet etmedik 9 aydır ne çalınan var ne kaybolan. Ya kendin ve kendin gibi en fazla 2-3 kişiyle yapacaksın bu işi ve çok vaktini harcayacan uykusuz kalacan ya da başkasına emanet edeceksin ve her gece "acaba alıp gider mi?" diye düşünecen ve uykusuz kalacan.
Her 2 ihtimalde de uykusuz kalmak garanti bence : D var gerisini sen düşün.
@Sade_vatandas
Iroh90 aslında güvendiğimiz bir arkadaştı. Reel hayatta gördüğüm, telefon numarasını dahi edindiğim bir adamdı ama işte yapan yapıyor demek ki.
Ben zaten öyle tanımadığım adama emanet edeyim gibi bir mantık içinde değilim. İnsanların güvenmediği biri koordinatör olmamalı.
İşlerin başında da ben olucam büyük ölçüde, yukarıda yazdığım gibi "genel koordinatör" olarak. Ama her işi de ben yapamam, 100 kişiye günde 300 ekmek göndermek ne demek düşünebiliyor musun? 🙂
Benim istediğim ortadaki işi karşılıklı güven içinde bir şekilde çözebilmek. En güvendiğimiz adamlar bile şirketleri soyabilince ben de ne yapabileceğim konusunda fikir soruyorum sizlere 🙂
Biraz önceki yorumumu bir idea olarak düşünürsek; Piyasaya satış yapma sorunu TR piyasalarını kesinlikle kullanmayıp lisanslarla diğer ülkelere satış yapılarak aşılabilir...
Yönetim sorunu ise birimleri küçülterek aşılabilir, her bir birim her sektörden hammadde ve mamul madde üreten şirketlerden oluşturulup, genel kurallar geçerli olmak üzere özerk yönetim ile yönetilebilir. Olağan dışı durumlarda orglar birliğinden destek isteyebilir ve bu destek orglar birliği tarafından organize edilerek diğer orglar tarafından verilebilir. Ançak bu sistemin kaçınılmaz sonucu parti örgütlenmesinide kaçınılmaz kılması ve bunun sonucu olarak da eTurkiye siyasetinde önemli tartışmaları da gündeme getirmesi olasıdır(Oyunun reel ile karıştırılması çok sık karşılaşılan bir kavrama soronu)
@B-TheOne
Zorunlu olarak o noktaya gideceğiz gibi görünüyor, ama bu da Halküretim'in kuruluş felsefesine ters görünüyor. Yani, sürekli piyasaya satış yapmak zorundayken piyasayı ortadan kaldıramazsın ((:
Piyasada mal fazlası yaratılması istediğimiz bir şey. Şirketlerin zararına olsa da, bizim işimize gelir. Daha düşük maaşla çok şey alınır hale gelir, maaşlar da buna uygun biçimde düşer. Tersine enflasyon olur ki bu fonksiyonu sonsuza götürürsen güzel sonuçlar bulursun.
Peki maaş vermek / teminat istemek hakkında ne düşünüyorsunuz? Olur mu sizce? Hangisi daha mantıklı? Sadece maaş sistemi yeter mi, yoksa teminat sistemi zorunlu mu olmalı?
@Akdeniz Tarım İşçileri
Haklısınız, ancak lisanslarla satmak ile iç piyasaya satmak dışında çok da fark yok gibi, piyasa piyasadır, yurtiçi yurtdışısı olmaz bence (:
Ancak tabi başlangıç döneminde yurtdışını kullanmak mantıklı olacaktır.
Yönetim sorunu hakkındaki fikirleriniz aslında benim önerdiğim "genel koordinatörlük" - "alt koordinatörlük" ile tamamen aynı. (:
Partimiz de yolda (:
Bir kere sizin de daha önceden deneyimlediğiniz gibi bu sistemin işletimi çok zor.
Ekonomik açıdan şöyle bir yöntem geliştirebilirsiniz. Bağış yapan insanlar var demişsiniz ya, öyle insanları tekrar bulabilirseniz ne ala, bulamazsanız, insanların isteklerine ilk etapta bir sınır koyup, üretilen malları cari fiyat düzeyinden satarak sermaye birikimi elde edeceksiniz.
Bu süre içerisinde topluluk büyümeye başlayacak ve yavaş yavaş koordinatörlük sistemi için gereken para bu sermaye birikiminden sağlanacak.
Bence en güzeli, az da olsa güvenebileceğin insanları etrafında toplayarak onlara askeri booster yardımı yapmak, sonrasında da kiralık ordu şeklinde gereken ücreti ödeyen müttefik ülkelere orduyu kiralamak olacaktır. Böylece hem askeri bir gelişme sağlanmış olur, hemde bütçe için ücret sağlanır.
Tabi bu bir ironi midir? orası tartışılır. Benim önerim bu yönde...
@Osman Turan
Gerçekten güzel bir fikir. Değerlendirmek lazım (:
Peki koordinatörlerdeki güven sorunu nasıl aşılmalı? Anladığım kadarıyla yorum yapanların çoğu maaş sistemini mantıklı bulmuş gibi, ve bunun için de piyasaya satış yapmak öneriliyor. Sizce bölünmüş ufak komünler yapısı içinde sadece maaş sistemi hırsızlıkları engelleyebilir mi?
Normalde halküretim üyeleri hiç para vermesenizde yaşarız derlerse,
örneğin vergiyi göz ardı ederek birisi çalıştı 4 try aldı. satışa 4tryden q1 koyun. aklı başında kimse almaz bu ekmeği zaten. halküretim üyesi gider bu ekmeği alır böylece gelir vergisi ve vatı devlete ödemek kaydıylada olsa paranın ciddi kısmı sisteme döner.
devlette piyasaya satış yapıp sistemin çarkını kırmadığınız için sattığınız ekmek sayısı kadar arada kdv iadesi yapsa, gelir vergiside devlete helali hoş olsun artık
@Poblachtacha
Evet, verdiğiniz Q1 örneği zaten pratikte olacak olanın aynısı. Şöyle olacak: Normal piyasa değerinin belki 1 kuruş fazlasına ekmekler koyulacak, koordinatör buradan gerektiği kadar satın alarak üyelere gönderecek. Tek fark, maaşları geri alamayacak olmamız, onu da zorunlu tutmamak kaydıyla gönüllülerden ihtiyaç oldukça rica edebiliriz.
Önerinizi bu halde kabul etmemin nedeni de şu: Bir kişi günde 10 - 20 ekmek de isteyecek yeri geldiğinde. Yani istediği zaman 20 ekmek alabilecek olan bu adamın her gün pahalıdan 1 adet Q1 ekmeği parayla satın alması biraz saçma değil mi? (:
Gerçi aslında maaşları geri ödemeyi pratikleştirmek için çok yararlı bir öneri, teşekkürler.
Oyladım sinan doktora güvenim tam.Büyük başkan o
@Dynimurn
Zaten ben ihtiyaç aktarımı için değil, maaş zorunluluğundan kurtulmak için demiştim.
HAK, ADALET, ÖZGÜRLÜK; HÜ
@Kemal Ergenekon
Esas koordinatör olarak tam beni tarif etmişsiniz 🙂
Arkadaşlar olaya hangi açıdan yaklaşıp dışarı mal satmıyor bilemem ama bence bu oyunun bugı daha doğrusu doğal sonucu bu.
Kimsenin bir malı üretmek için ekstradan bir maliyete katlanmadığı teknolojinin veri ve yaygın olduğu bir ortamda hiçbir özel teşebbüs komünlerin üretim maliyetinin yanına yaklaşamaz. kimisi buna oyunun bir özelliği diyebilir ama bence bug ve bunun açıkça sömürülmesi özellikle özel teşebbüsçe tepki çeker.
Uzun uzun yazmıştım ama gönderirken hepsi silindi.. O nedenle daha kısa olarak özetlemeye çalışıcam:
@ Kemal Ergenekon
Bizim güvenilirliği tartışılmaz kişi için düşündüğümüz şuydu: Bu oyuna sadece ve sadece bu sistemin yaşaması için girmiş insanlar var. Mesela ben, aradan 10 ay geçtikten sonra sadece ve sadece bunun için döndüm. SigmundFreud ve bir - iki arkadaşım daha aynı şekilde.
Oyundaki tek gayesi bu sistemi yaşatmak olan birinin bu sistemi baltalayacağını düşünmüyorum.
Iroh90 hakkında zamanında yanılmışız herhalde, diyorum. Hala kendisinden dişe dokunur bir açıklama almış değilim, o nedenle "onun hakkında yanılmışım" diye geçiştirmekten öteye gidemiyorum.
Alt koordinatörler hakkında sıkıntımız da bu işte, yani hem zengin olup, hem de itibarlı olan, hem de Halküretim'in ıvır zıvır işlerini yapmaya gönüllü olacak insan sayısı oldukça az olacaktır. Maaş sistemini gündeme getirmenin tek nedeni buydu.
Hükümetin desteği konusunda teşekkürler, umarım sonraki hükümetlerde de aynı durum devam eder.
Piyasalara mal verme meselesi:
Bizim karşı olduğumuz ihtiyacımız olduğu herhangi bir anda piyasaya birkaç şey satmak değil. Bunu geçmişte defalarca yaptık ve faydasını da gördük. Bizi düşünceye sevk eden tek konu şu: Piyasaya satış yapmanın bizim için bir ZORUNLULUK olmasını istemiyoruz. Ya da daha açık bir ifadeyle, piyasaya BAĞIMLI olmak istemiyoruz.
Evet, gerek asgari ücretler, gerek vergiler, gerekse yeni açılacak şirketlerin masrafları gibi konularda paraya ihtiyacımız oyunun saçma dinamikleri gereği olacak.
Sırf yukarıda yazdığım bağımlılık bağı olmasın diye, bu sorunu olabildiğince bağışlarla aşmak istiyoruz. Ancak dediğim gibi, bu sadece bir "bağımlı olup olmama" sorunu. Kuracağımız ekonominin kesinlikle "sürdürülebilir" olup olmayacağına emin olup olmama sorunu.
@Akdeniz Tarım İşçileri
İşyöneticisi - Savaşyöneticisi kavramlarına katılıyorum. Halküretim'in olduğu gibi bir savaş grubu olarak da var olmasını, ve her ufak orgun koordinatörünün kendi orgunda çalışanların başı olduğu bir ordu yapılanmasının da sisteme entegre edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu, şimdilik şu koordinatörlük sorununu aşmak konusunda biraz ikincil bir sorun gibi kalıyor (:
"Yönetici sınıfı" algısı hakkında aynı endişeyi taşıyoruz. Ancak realitede bir yönetici sınıfı bulunmaması, yani bu insanların normal gönüllülerden bir farkı olmaması, Halküretim içinde gizli bir sömürü mekanizmasının sürekli işlemesine, ve koordinatörlüğü kabul edenlerin mağduriyetine neden olacaktır. Bir tür rütbelendirme bu hissi giderir mi bilmiyorum, ama denenebilir.
Pardon, eklemeyi unutmuşum:
Aramıza şimdiden hoşgeldiniz Akdeniz Tarım İşçileri! (Böyle yazınca garip oldu tabi ama neyse..) (:
@Kemal Ergenekon
Öncelikle dediğiniz tarzda bir satış elbette sorun yaratmaz. Ama kalkıp göğsümüzü gere gere "Halküretim piyasa olmadan da yaşar!" demek istiyoruz. Bunun için gerçekten bu sistem için oynayanların Hard Worker'ları bile yeterli olacaktır bence.
O halde açıklığa kavuşturmamız gereken tek bir konu kaldı:
Teminat + Maaş sistemi Halküretim'e uygun mu, düşük bir maaşın anlamı var mı / yüksek maaş sorun yaratır mı?..
Maaş hiç olmasa işlerde aksama yaşar mıyız?
Bundan sonra bu konuya yoğunlaşırsak mantıklı bir noktada durabilir oluruz, sanıyorum..
Benim kişisel görüşüm, öncelikle genel koordinatöre maaş falan verilmemesi yönünde. Yani bana maaş verirseniz ben zaten onu Halküretim'e geri gönderirim, pratikte bir anlamı olmaz mesela (: Pek çok Halküretim koordinatörü için de durumun böyle olacağını düşünüyorum, o nedenle bu sistemin uygulanıp uygulanmamasının da çok da anlamı yok bana kalırsa. Teminat sistemini uygulayabilsek bize yeter..
Takdir konusunda geçmişte olan şuydu: İnsanlar benim "insanüstü bir çaba gösterdiğimi", ve "durumu çok beğendiklerini" ifade ediyorlardı. Ancak bunun insan psikolojisine yansımasında bir takım yetersizlikler de oluyordu tabi..
Doktorluk gibi. Birini iyi edersiniz, gereksiz yere sizi Allah'ın sevgili kulu yapar, ama siz bir yandan onlarca, yüzlerce hasta içinde boğuşmaktan o hastanın takdirlerini bile dinlemek istemezsiniz, çünkü yapılacak çok iş vardır.. (:
İşbölümü büyük ölçüde oturabilirse çok da sorun olacağını sanmıyorum bu açıdan.
Maaş+teminat bu iki kavram da tartışılan sistemin içinde olmayan kavramlar, bu nedenle bence tartışmasız reddedilmesi gerekir. Bunun yerine işe ORG'ları yöneticileri ile birlikte sisteme dahil edilerek başlanması, yani yöneticilerin teminatsa eğer bu (bence samimiyetlerinin göstergesi) ORGlarını teminat olarak sisteme vermeleri (tüm varlıkları ile birlikte), bu samimiyetin bir göstergesi ise ORG un piyasa değeri (bu kavram da sistem dışı) herhangi bir nedenle sistem dışına çıkmak isteyen İŞYÖNETİCİSİ'ne geri iade edilmek yada verdiği zarar mahsup edilmek üzere genel koordinatör tarafından kayıt altına alınabilir ("al tımarını ver atımı" misali). Böylece hem ilk kuruluş varlığı hemde teminat konusu çözümlenebilir.
Benim şahsi kanaatim maaş sistemi yerine, bu kişilere tank olma konusunda destekte öncelik verilmesi: Yani grup içinde 0.19 altınlık booster yardımı yapılıyorsa, bu kişilere bir üstü için yardımcı olunabilir; ya da savaş zamanında bu kişilere biraz daha fazla ekmek ya da silah gönderilebilir.
Ama esasen hiç maaş verilmemesi, ve hiçbir ayrıcalık tanınmaması sizin sisteminizin ruhuna en uygun olanı olacaktır. Ben herkesin ihtiyacı kadar değil, ürettiği kadar alması gerektiğini düşündüğümden dolayı bir miktar ayrıcalığa soğuk bakmazdım; ama HalkÜretim "herkese ihtiyacı kadar" diyorsa ve herkes ihtiyacını eldeki kaynakların karşılayamayacağı kadar yüksek olarak bildiriyorsa, eşit dağıtım kaçınılmaz oluyor.
Doğru anladınız; zaten bu tür sistemlerin hem teorisi hemde kurulusu hiç bir şeyi olmayan kişler tarfından değil, herkesin iyiliği için kendi çıkarlarından vazgeçebilen kişilerin öncülüğünde gerçekleştirilebilir...
@ Akdeniz Tarım İşçileri
Yazdığınıza katılıyorum, ancak orgu olduğu gibi devretmek de teminat için yöntemlerden biridir bence sadece. Yani eşdeğer goldu da verse aynı durumdur bence.
Bana kalırsa herkese günlük 0.19 gold verilmeli,ancak bu fikir tartışmasız kârlı olmakla birlikte tartışmasız piyasaya bağımlı yapar HÜ'yü,o yüzden geçiyorum.
Askeri booster yardımını devlet yapıyor,savaş gruplarına.HÜ bir süre sonra ordu düzenine geçerse devlet ile görüşmeler yapılabilir bence.
Bence koordinatör krizi aşılabilir,her sektörden sorumlu bir tane koordinatör olsa.Misal ekmek sektöründen sorumlu x,ekmek şirketlerinin buğday sorununu,işçilerin welnness dağıtım vs sorununu çözer,bunları rapor olarak genel koordinatöre bildirir.Genel koordinatörde raporları eski HÜ gibi belirli aralıklarla medyaya sunar.
İletişimde önemli bir sorun olacağından bana kalırsa her koordinatör kendi sektöründeki iletişimden sorumlu olmalı,genel iletişimdende genel koordinatör sorumlu olmalı medya vs.
Ayrıca toplantılar IRC da yapılmalı,HÜ içinde en yakında bir IRC kanalı lazım : )
Koordinatör güven sorunu zamanla aşılabilir,ancak koordinatörlerin cep telefonu numarası vs alınmalı her halükarda.Ama dediğiniz gibi misal sigmund gibi deyim yerindeyse parada pulda gözü olmayan veya zengin bir insan rahatlıkla koordinatör olabilir.
TRY ler konusunda,ayda 30 gold çok büyük bir rakam,bence o paraların atılması için yeni bir organizasyon kurulmalı,tüm proleterler asgari ücretini oraya yollamalı.
Savaş sistemi konusunda,bende 1000 STR+ ve 1000 STR- olarak iki gruba ayrılmalı ordu.1000 STR + DEVLETTEN YARDIM ALAMADIĞI ZAMANLARDA KOMÜNLERDEN YARDIM ALMALI.Çünkü devlet çoğu savaşta yardım ediyor.