Dolar Kuru Uzerinden Bir Memleket Analizi

Day 3,659, 14:07 Published in Turkey Turkey by Walpole

Simsek kankim blogunda guzel bir makale yazmis.

http://www.simsekblog.com/2017/11/Para-Birimleri-Degerleri.html

Bizden de okumamizi ve yorumlamamizi istedi.

Oraya yazdigim yorumu buraya da kopyalayip paylasmak istedim. Iyi okumalar.




Bir analoji ile baslayalim. Bir aile dusunelim. Bu ailenin belli bir geliri ve giderleri vardir. Giderlerin gelirlerden cok olmasi durumunda, bu acik borc ile kapatilmak zorundadir. Ve diyelim, acik uzun sure boyunca devam etti ve kredi kartinin limiti doldu, yani artik borc alamiyacagiz, yapilabilecek tek sey giderlerimizi kisip hayat standartlarimizi dusurerek butcemizi denklestirmektir.

Aile boyutundan ulke boyutuna geldigimizde, temel mantik aynidir. Yurtdisina sattigin mal ve hizmetler senin dis gelirlerindir. Yurtdisindan aldigin mal ve hizmetler dis giderlerindir. Giderlerin gelirlerinden fazla ise, ki buna odemeler dengesi acigi denir, acigi 3 yoldan biri ile kapatman gerekir. 1- Dogrudan yabanci yatirim. 2- Yabanci portfoy yatirimlari 3- dis borc.

Eger bu 3 kaynaktan gelen para senin acigini kapatmaya yetmiyorsa, yapacagin sey ayni aile gibi giderlerini kisip hayat standartlarini dusurrerek acigi kapatmaktir. Ulkeler boyutunda bu gider kisiliminin yolu milli paranin degerini dusurmektir, ki bugun Turkiye'nin yasadigi durum da budur.

Ulkemiz kronik olarak odemeler dengesi acigi veren bir ulkedir. 2016 yili acigimiz 30 milyar dolar civarinda iken 2017 yili sonu acigimizin 40 milyar dolari bulmasi beklenmektedir.


Bu acigi kapatmada 1. derece oneme sahip yabanci yatirimlar, ulkemizdeki siyasal belirsizlikler, hukuk devletine inanc algisindaki sert dususler ve uluslararasi piyasalarda daralan nakit bollugu yuzunden azalmaktadir. Ulkemiz eskisi kadar kolay ve bol dis sermaye cekememektedir.

Bu soruna ek olarak, ulkemizin net dis borcu 450 milyar dolar seviyesindedir, ki bu bizi dunyanin en fazla net borcu olan 5-6 ulkesinden birisi yapmaktadir. Yani kredi kartimizin limiti dolmak uzeredir, ve bize yeni kredi karti vermeye gonullu yabanci banka bulmak giderek zorlasmaktadir.

Dolayisiyla, yabanci yatirimlarinda azalma ve dis borc bulmada zorlanma yuzunden bizde mecburen paramizin degerini dusurerek acigi yamamaya calismaktayiz.

Kur hareketleri bazinda son 4 senede milli paramizin yari yariya deger kaybetmesinin temel nedeni budur.

Bu trendi durdurup, hatta paramiza deger kazandirmak istiyorsak yapilacak seyler de kisa, orta ve uzun vadeli olmak uzere bellidir.

Kisa vadede yapilacak en kolay hamle faizleri artirmak, ulkemize borc vermeyi risk olarak goren yabanci yatirimcilari risk almaya tesvik etmektir. Bu noktada faizlerin enflasyonun temel nedeni oldugu hurafesini durmadan tekrarlayanlara bir cift laf etmek lazim. Faiz enflasyonu etkileyen nedenlerden biridir, dogru, lakin dolar kurunun seviyesi cok daha onemli bir etkendir. Faizlerde %2-3 puanlik artisin enflasyona etkisinden ocu gibi korkarken, dolar kurunun birkac hafta icinde %10 yukselmesini gormezden gelmek, hele ki bizim gibi enerji ihtiyacini %90lar mertebesinde disaridan ithal bir ulke icin, absurd bir komedidir.

Kisa vadede yapilacak diger sey ki, herseyden daha onemlidir, hukuk devletini ve demokratik kurumsallasmayi ileriye tasiyacak hizli bir reform surecini baslatmaktir, ki yabanci yatirimci ulkemize yatirimi riskli bir kumar olarak gormeyi biraksin.

Orta ve uzun vadeye gelince yapilacak sey disaridan ithal etmek zorunda oldugumuz mal ve hizmetleri kendimizin uretecegi bir ekonomi icin yatirim yapmak ya da yatirimlari tesvik etmektir.

Carpici bir ornek olarak petrokimya urunlerini gosterebilirim. Malum biz hampetrolu ithal eden bir ulkeyiz. Rafinerilerimiz, hampetrolden yakit uretimi icin kullanilcak kismini alip, geriye kalan kismini, ki bu kisma NAFTA deniyor, petrokimya sirketlerine satmaktadir. Lakin sorun su ki, ulkemizdeki tek petrokimya kurulusu olan PETKIM'in kapasitesi rafinerilerimizden cikan NAFTA'nin %20-25'ini islemeye ancak yetmektedir. Geri kalan %75-80, cerez parasina (2 milyard dolar) yurtdisina satilmakta, yurdisindaki tesislerde islenip, polimer urunler olarak ulkemize ithal edilmektedir, ki biz de bu urunlere her sene 14-15 milyar dolar civarinda bir rakam odemekteyiz.

Nedir bu ornekteki rakamlarin soyledigi: 3 ya da 4 tane daha Petkim tesisini ulkemizde kurdugumuzda, yillik acigimiz olan 30-40 milyar dolarin, 12-13 milyar dolarini tek kalemde kapatmamiz mumkundur.

Petkim'in 1965 yilinda kuruldugu, ve aradan gecen 50 kusur senede baska bir petrokimya tesisini acamadigimiz gercegi goz onune alinirsa, ulkemizin ekonomi politikalarinin ne derece mantiksizca ve saskolozca oldugunu belgelemis oluruz sanirsam.

Saygilarimla.
Walpole

Bonus: