- Yeni Ekonomide Rekabet ve Şirket Yönetimi -
Kemal Ergenekon
Not: Daha çok kişiye ulaşabilmemiz için lütfen oylamayı unutmayınız! Ekonomi Bakanlığı yayınlarını düzenli olarak takip etmek için abone olmanızı tavsiye ediyoruz.
Saygıdeğer Türk halkı,
V2'ye geçiş süreci ile başlayan piyasalardaki dengesizlik halen devam etmekte. Fakat daha önceki durumun aksine, artık belirsizlikler büyük ölçede ortadan kalkmıştır. Savaş modülü de devreye girerek, ekonominin dengeye doğru ilerlemesi için gerekli zemini hazırlamıştır; ve atıl durumdaki firmaların işletilmesi başlamıştır. Bu sebeple söyleyebiliriz ki, bundan sonra dengesizlik sürecinin bir son bulması tüketiciler ve üreticiler olarak bizim elimizdedir.
Bu dengesizlik sürecinin en hızlı şekilde atlatılabilmesi için, piyasaları dengeleyecek unsur olan fiyatları kontrol eden firmalarımızın bu fiyatları son değerlerine yakın seviyelerde tutmaları dengeye ulaşmayı hızlandıracak, adaletsizlikleri en az seviyeye indirecektir.
Fakat duruma bakıldığında görülüyor ki, firmalarımızın seçtikleri stratejiler kötü niyetli olmaktan çok yeni sistemi tanımamaktan kaynaklanıyor. Hem firmalara daha çok kâr ettirecek, hem de ülkede istihdam sağlayacak stratejiler firma sahiplerimizce uygulanmayabiliyor. İşte bu sebeple firma yöneticilerimize bir takım tavsiyelerde bulunacağım.
1) Emek Piyasasında Rekabet ve Mâliyet Minimizasyonu
Yeni üretim formülleri sayesinde emek piyasasında bir işçinin üretkenliğini hesaplamak daha kolay bir hale gelmiş durumda. Savaşa katılan herkese ertesi gün 70 can bileti verilmesine başlanması da, işçi piyasasında kötü işçilerin şirketten şirkete hareket ederek tüm piyasaya zarar vermesini kısmen engelleyecek gibi gözükmekte.
Artık işçilerin üretkenlikleri seviyeleriyle doğru orantılı. Yani tüm diğer faktörler aynı iken, 10. seviye bir işçi, 10 tane 1. seviye işçinin ürettiğini üretebiliyor. Üretkenlik açısından böyle kesin sonuçlara ulaşabiliyoruz.
Fakat işin bir de maliyet boyutu var. Eğer firmaların optimal işçi sayısı gibi bir kısıtı olmasaydı, 10. seviye bir işçinin maaşının, 1. seviye bir işçinin maaşının 10 katı olmasını beklerdik. Ancak burada bir faktör daha devreye giriyor: İşçinin olanak maliyeti.
İşçilerinizin size direkt maliyeti olan maaşların yanı sıra, bir de başka işçileri o pozisyona koymanızı engelleyen yer doldurma maliyetleri var. Bir firmayı kurmak için harcadığınız kalıcı sermayeyi harcayamadığınız ya da bozduramadığınız için, size bir sanal faiz maliyeti bulunmakta.
Kalıcı Sermaye: K = Organizasyon maliyeti + Firma açma maliyeti + Kalite yükseltme maliyetleri + Lisans maliyetleri
Çalışma Sermayesi: S = Maaş ödemesi için hazırda tutulan nakit + İmalat firmaları için stokta tutulan hammaddenin değeri + Tüm firmalar için satılmamış ürün stokları
Kalıcı Sermaye K, işçilerin sayısı ve yetenek seviyeleri ile değişmezken, Çalışma Sermayesi S, işçilerin toplam potansiyel üretkenliklerinin artması, ve emek, hammadde ve ürün piyasalarının stabilitesinin azalması ile birlikte artma eğilimindedir.
Sanal Faiz r : Yatırımınızın ( K + S) likit olmamasının size günlük maliyeti (kişiye ve var olan diğer olanaklara göre değişir)
Günlük Sanal Faiz Maliyeti = ( K + S ) * r
İşçi Başına Düşen Günlük Sanal Faiz Maliyeti = SFM = ( K + S ) * r / 10 ya da 20
1. seviye işçinin üretimi = x
1. seviye işçinin maaşı = y
1. seviye işçinin üretiminin toplam maliyeti = y + SFM
1. seviye işçinin birim üretim başına maliyeti = ( y + SFM ) / x
10. seviye işçinin üretimi = 10x
10. seviye işçinin maaşı = z
10. seviye işçinin üretiminin toplam maliyeti = z + SFM
10. seviye işçinin birim üretim başına maliyeti = ( z + SFM ) / 10x
Eğer firmalar maliyet minimizasyonu yapıyorlar ise, üretimin birim maliyeti her firmanın işe aldığı her işçi için aynı olmalıdır. Firmaların yöneticileri arasındaki tercih farklılıkları SFM'yi değiştirebilir; fakat bu durumda bazı firmalar düşük seviyeli işçileri tercih ederken, diğer firmalar yüksek seviyeleri tercih eder, ve piyasanın SFM'si endojen olarak belirlenir. Sonuç olarak piyasalar şu eşitliğe ulaşır:
10 ( y + SFM ) = ( z + SFM )
z = 10y + 9SFM
Yani 10. seviye işçinin maaşı, 1. seviye işçinin maaşının 10 katından fazla olmak durumundadır.
1. seviye işçinin maaşına 0.10 TRY dersek tüm yetenek seviyeleri için şu tabloya ulaşabiliriz:
1. seviye işçinin dengedeki maaşı: 0.10 TRY
2. seviye işçinin dengedeki maaşı: 0.20 TRY + 1SFM
3. seviye işçinin dengedeki maaşı: 0.30 TRY + 2SFM
4. seviye işçinin dengedeki maaşı: 0.40 TRY + 3SFM
5. seviye işçinin dengedeki maaşı: 0.50 TRY + 4SFM
6. seviye işçinin dengedeki maaşı: 0.60 TRY + 5SFM
7. seviye işçinin dengedeki maaşı: 0.70 TRY + 6SFM
8. seviye işçinin dengedeki maaşı: 0.80 TRY + 7SFM
9. seviye işçinin dengedeki maaşı: 0.90 TRY + 8SFM
10. seviye işçinin dengedeki maaşı: 1.00 TRY + 9SFM
...
Bu hesaplamalara bir de işçilerin yetenek seviyeleri ile can/sağlık değerlerinin nasıl değiştiğini eklersek, yüksek seviyeli işçilerin üretkenlikleri genellikle daha iyi olabildiğinden, seviye arttıkça artan bir prim de hesaplamalara eklenebilir.
2) Firmalarımız Maliyetlerini Nasıl Düşürebilirler?
Öncelikle bütün firma sahiplerimiz bir günde ne kadar üretim yapmak istediklerini düşünerek, buna göre kendi Sanal Faiz Maliyetlerini hesaplamalılar (matematiksel işlemleri yapmak tabii ki zorunlu değil, ama bir fikir verecektir). Bu sayede kendi firmalarındaki her işçi türü için yukarıdakine benzer bir tablo oluşturabilirler. Bunun ardından kendi firmalarında istihdam edebilecekleri her işçi türünün her seviyesine iş ilanı vermelidirler. Bu iş teklifleri piyasadaki en yüksek teklifin altında kalabilirler. Hatta bu çoğu zaman doğaldır. Ancak piyasada iş teklifinizin bulunmaması, farkedemediğiniz maliyet düşürme olanaklarını kaçırmanız anlamına gelecektir.
Benim kişisel tavsiyem, firmalarınızda istiham etmekte olduğunuz çalışanlarınıza verdiğiniz maaşın uygun gördüğünüz kadar düşüğü olan (mesela %20) bir iş teklifini her zaman piyasada tutmanız. Böylece işçilerinize fark etmeden yüksek maaş vermemiş olursunuz.
Hammadde maliyetini düşürmenin yolu ise açıkça belli olduğundan açıklamaya ihtiyaç duymuyorum. Ereptools sitesi bu konudaki en büyük yardımcınız olacaktır. Eğer elinizde yeterince çalışma sermayesi varsa, hammadde fiyatları genel fiyat seviyesinin altına düştüğünde stok yapmanız kârlı olabilir.
3) Emek Piyasasında Rekabetçi Stratejiler
Emek piyasasındaki rekabet sayılar değil de fiyatlar üstünden yürüdüğünden kısıtlı Bertrand stili rekabete girer. Eğer bir işçiye ihtiyacınız varsa, ve piyasadaki maaştan daha fazlasını vermeye razıysanız, yapabileceğiniz en iyi strateji şudur:
a - Piyasadaki en yüksek maaşın 0.01 TRY üstünde maaş teklifi yapın
b - Mümkün olduğu kadar sık teklifleri kontrol ederek, sizin üstünüze bir teklif geçmişse o teklifin 0.01 TRY üstüne çıkın.
c - Piyasadaki teklif sizin vermeye razı olduğunuz maaş seviyesini geçtiği anda artık teklifi yükseltmeyin.
Görüldüğü kadarıyla birçok deneyimsiz firma sahibi maaş tekliflerini bir seferde 0.01 TRY'den daha fazla arttırmanın bir işe yarayacağını düşünüyor. Bu kesinlikle bir illüzyondur, ve matematiksel olarak hatalılığı ispatlanmıştır. Maaşları bir seferde en yukarıdaki teklifin 0.01 TRY'den daha fazlasına çıkartmak, piyasadaki tüm firmalar için her koşulda zararlıdır. İşçilerimiz ise kısa bir sure için yüksek maaş alacak olsalar da, uzun vadede istihdam azalacağı için işsizlik sorunu ile karşı karşıya kalırlar ki, maaşlarındaki günlük 0.5-1 TRY kayıp ile kıyaslandığında, HW madalyasını iş bulamama sebebiyle kaçırmanın getireceği ekonomik zarar çok daha yüksektir.
4) Ürün Piyasasında Rekabet
Yeni ekonomi modülü ile beraber, firmalarımızın birbirleri ile rekabet etmeleri için fiyat dışında bir seçenekleri daha ortaya çıktı: ürün özelleştirmesi. Bu da tekelci rekabet ile daha önceden tanışmamış olan firmalarımızı zor duruma soktu. Firma sahipleri gerçek maliyetlerinin farkına varmadan, ellerindeki birikmiş stokları satabilmek için, ürünleri zararına satmaya başladılar. Bu da elinde çok çalışma sermayesi olmayan firmaları batmaya sevketti. Maliyet minimizasyonunda yapılan hatalar da buna eklenince ülkedeki istihdam, olması gerekenden çok daha fazla düştü. Bu problemi ancak firma sahiplerimizi bilinçlendirerek ve örgütleyerek atlatabiliriz.
Unutulmamalıdır ki aynı kalitede ürünlerin işçi maliyetleri, ürünün hangi emek türünden daha fazla gerektirdiğine göre değişse de, sermaye maliyetleri aynı kalitede bütün firmalar için aynıdır. Bu sebepten dolayı aynı kaliteye sahip ürünlerin fiyatları arasında uçurumlar olmamalıdır. Fakat aynı fiyattan satılmaları da düşünülemez. Peki o zaman firmalarımız dengeye nasıl mağdur olmadan kısa sürede ulaşabilirler?
Bunun için her sektörde her kaliteden şirket yöneticilerinin kendi aralarında bir organizasyon kurmaları gerekmektedir. Bu organizasyon tesis edildikten sonra şu şekilde bir deney yapabilirler:
a - Tüm aynı kaliteden firmalar aynı fiyattan aynı sayıda ürünü piyasaya koyarlar (mesela 3 TRY'den 100 ekmek).
b - Firmalardan birinin ürün sayısı 10'a düşene kadar beklenir.
c - Bu olay gerçekleştiğinde her firma kendi elinde kalan stoklara bakarak, ortalamadan iyi satış yaptıysa fiyatını yükseltir, kötü satış yaptıysa fiyatını düşürür.
d - Ürünlerin piyasadaki toplam satışı yavaş gerçekleşiyorsa, tüm firmalar topluca üretimlerini düşürür ya da fiyatlar tüm firmalarca aynı oranda (sayı olarak değil, yüzde olarak) düşürülür.
e - Bu sistemin aynı sektördeki tüm kalitelerden firmalarca yapılması dengeye daha kolay ulaşılmasını sağlayabilir, ama iletişim sorunları örgütlenmeyi zorlaştıracaktır. Yüksek kalitede firmaların iletişim halinde olması, sayılarının azlığı sebebiyle daha kolay olacaktır.
Bunun dışında, eğer firmalar arası bir örgütlenme kurulamıyorsa, emek piyasasındaki Bertrand stili rekabet kuralları aynen geçerlidir:
a - Piyasadaki aynı kalitedeki en ucuz ürünün 0.01 TRY altında fiyat teklifi yapın (bu sırada alternatif ürünlere kafanızda bir değer biçmeniz, ve onlara göre fiyat indirimi yapmanız gerekebilir; o yüzden hesabı daha zordur)
b - Mümkün olduğu kadar sık teklifleri kontrol ederek, sizin altınıza bir teklif geçmişse o teklifin 0.01 TRY altına inin.
c - Piyasadaki fiyat sizin ürünü satmaya razı olduğunuz seviyenin altına indiğinde (yani birim fiyat birim maliyeti karşılamadığında) fiyatı daha fazla düşürmeyin.
d - Eğer bu durum uzun süre devam ederse bu firmanın sahibi ile iletişime geçin, ve eğer zararına satış yapıyorsa onu uyarın. Bu sırada kendi üretiminizi azaltmaya, ya da yurtdışında yeni bir pazar aramaya çalışın.
e - En iyi şekilde maliyet minimizasyonu yaptığınız halde piyasadaki fiyatlar kâr etmenize imkan tanımıyor ise, işçilerinizi işten çıkarın ve fiyat - maliyet oranları tekrar kâr etmenizi olanaklı kılana kadar firmanızı işletmeyin. Elinizdeki stokları acele etmeden elden çıkarmaya başlayın.
5) Sonuçlar
Durum göstermektedir ki, piyasaların bir dengeye kavuşması için firma sahiplerimizin organize olması, ve içgüdü ile hareket etmek yerine hesap kitap yapmaya başlamaları şarttır. Zararına satış yapan, ya da zararına işçi alan firma sadece kendi parasını kaybetmekle kalmaz; tüm piyasanın dengesini de alt üst eder, ve firmaların kapanmasına sebebiyet vererek ülkedeki istihdamı, dolayısıyla refahı azaltır.
Eğer firmalarımız yeterli çabayı gösterir, ve hakkaniyetli maaş ve fiyat seviyelerini uygulamaya koyabilirlerse, yurtdışından gelecek stabilite bozucu durumlara karşı ithalat bariyerleri yükseltilerek, devlet olarak dengenin sarsılmasını engellemek adına firma sahiplerimize yardımcı olabiliriz. Ancak şunu kesin olarak söyleyebiliriz ki, herhangi bir istismar durumu fark edildiğinde, bu bariyerler anında indirilecektir.
Bu uzun yazının firma sahiplerimize yardımcı olacağını temenni ederim. Bu yazıyı daha da uzatmamak adına değinmediğim noktalar da kesinlikle bulunmakta, ama ana hatlar olarak yukarıdaki bilgilerin tüm firma sahiplerince bilinmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Doğruluğu kanıtlanmış olan stratejilerin uygulanmaya konulması için herkesin mikroekonomi, endüstriyel organizasyon ve oyun teorisi uzmanı olması gerekmiyor; stratejilerden haberdar olmaları yeterli. Bu konularla daha derinden ilgilenen kişiler benimle iletişime geçerlerse bazı kitaplar tavsiye edebilirim.
Saygılarımla,
Kemal Ergenekon
Ekonomi Bakanı
Comments
great, i have my afternoon reading 🙂
oylandı güzel çalışma başarılar🙂
harika yazı olmuş valla 😃
fiyatlarin ve maaşlarin oturacagini düşünüyordum ama artık pozitif bakamiyorum duruma. kanımca üretim fazlamiz var diger bir deyişle oyunu oynayan sayimiz az 😒
böyle devam ederse ülkeyi bırakip hepimiz yurtdişina cikmak durumunda kalicaz??
an itibariyle Türkiyede ekmek satamiyorum silah satamiyorum bugday satamiyorum diger yandan maaş da alamiyorum, artık şirketlere para da aktarmiyorum işsizlik artiyor 😒
devlet bize yardim etsin 😁
İrlandada çalışacak, min maaş + ihtiyacı düzeyinde ekmek ( 3 happinesslı , 5 canlı gibi ) + savaş zamanı özelliğine uygun silah verilecektir. Harvester hariç her cins işçi kabul edilir. Herhangi bir siyasi partiden olabilirsiniz, bizim için sorun olmaz. Pm atınız.
Başka şartlarda çalışmak istiyorsanız şartlarınızı pm atınız, en azından değerlendiririz 🙂
şu anki konumda istediğiniz kadar plan yapın ekonomi aslında savaşlardan çok yeni oyuncu katılımına bağlı ve hiç bir ülkede yeni oyuncu katılımı yani yeni müşteri yok. Sürekli üreten ama satacak pazar bulamayan bir eGlobal ekonomik sistem söz konusu.
Kolay gelsin ama bana sorarsanız 1 ay boyunca salın çayıra gitsin ekonomiyi kendi kendine dengeye ulaşsın. Bu noktada doğru strateji yapanlar(=herhangi bir şey yapmayanlar) kazanır yapamayanlar kaybeder
tamamen kişisel görüşüm. Kimseye de bunu yapın diyemem. Sadece görüşümü belirtmek istedim o kadar
eTR-de artık maaşlar cok düştü.0.10 asgari ücret coordinator olarak piyasa fiyatlar 0.40.kimse bu paraya dogru düzgün ekmek bile alamıyo.rusya,sırbistan,brezilya gibi bi cok ülkede maaşlar düşük olsa bile ekmek fiyatları alınabilir seviyelerde.TR de oyuna başlayan kimse wellness,hapiness dengesini kuramıyo hep düşüşte boylelikle oyundan soğumalar başlıyo..
o grafik varya olayı bitirmiş zaten.söylenecek bişey yok.
@Muhtar
Stoklar erimeden piyasa son dengesine ulaşmaz; ama yine de belirli piyasalarda üretim kârlı olabiliyor. Ayrıca farkında isen HW madalyalarının getirdiği altın hatırı sayılır derecede. Hiçbir üretim yapmak istemesek bile ülkede herkes her gün en az 4 saat çalışabilmeli. Evet, firması olmayan birçok oyuncu oyunu bıraktı, ve bu da stokların erimesini yavaşlattı. Ama öyle ya da böyle bu oyun devam edecek. Kafamızı kuma gömmek çözüm değil. Yeni oyunculara yönelmeliyiz. Bu da sadece devletin yapabileceği bir şey değil. Çeşitli siyasi ve siyaset-dışı gruplar yeni gelenlerle mümkün olduğunca çok ilgilenmeli ve yardımcı olmalı.
Hatta ekonomiye emek vermeyin diyorsanız, hay hay. Zaten çok yoğun bir programım var; bu yazıyı kaleme almak için bayağı fedakarlıkta bulundum. İhtiyaç yoksa ben de kendimi boşuna yormayayım.
@JuanCarlito
Artık günde bir kere savaşarak ertesi gün sağlığı 70'e tamamlamak mümkün. Mutluluk ise dinlenmeye vakit ayırıldığı kadar yükseliyor. Yani artık hiç ekmek olmadan bile 70 sağlık - 100 mutluluk ile güne başlayabilirsiniz. Yani yöneticiler kıtlık problemini çözdü. Ama şimdi de talep azalması yaşanıyor.
Silah piyasasından kısa vadede ümit yok bana göre, gıdaysa artık daha zorunlu bir sektör mutluluktan dolayı. Küçük gıda şirketlerinin isimlerini toplayıp, her birini organize şirketler haline getirebilirsiniz. Şöyle örnek vereyim;
3 kişi birleşerek hareket edecek. Üç kişiden ikisi şirketlerini 20 altına satıp hem diğer sektörlerdeki kişilerin gıdaya geçebilmesini sağlayacak, böylece gıdada ürün artışı olacak. Gıdadaki artan ürünü piyasadan temizlemenin iki yolu var:
1) Ürünler piyasadan toplanıp, karaborsadan ama devlet görevlilerinin elinden yurtdışına satılacak.
2) Oyunu bırakmış, artık oynamayacak kişilere bu ürünler donate yöntemiyle gönderilir. Aynı şekilde yeni başlayan ya da ekonomik durumu kötü olan kişilere maliyeti karşılığında ürün satılarak şirketlerin zararı önlenebilir.
Maksimum verim kişi sınırı kenarı bırakılıp, gerekirse 5 kişi de, 15 kişi de çalıştırın; ancak bu şekilde dengeyi sağlayabilirsiniz. Maksimum verimlilik bir oranda kar getirir, bu oranı ayarlayabilirseniz mümkün olduğunca çok kişiyi çalıştırın.
Tüm askeri gruplara; bir an önce gruplarınız için özel hastane şirketleri açın, ve gerekli mesleğe sahip kişileri burada toplayın. Bundan sonra bir savaş alanına birden çok hastane yerleştirilebiliyor, bu yüzden hastane stoklayın; zarar ettiğiniz anda değil, paranız azaldığında ürün satın.
Para babaları, artık piyasaya biraz para sürün; altınları imha edip booster kullanmak yerine piyasayı adam etmek için çalışın.
bu seviyelerdeki maaşlardan sonra bu ülkede çalışmak çok zor artık.
ülkemiz dedik ama en mantıklısı yurt dışına çıkmak.
üzgünüm beyler.
irlanda niye harvester alımıyor yaa
8. derece hergün on olan harverstere iş vardır bence 🙂
Oylandı güzel olmuş.
hergün on 2 tane de harvester lazım. 🙂 şartlar aynıdır.
Eline sağlık. Oyladım.
öncelıkle bu adam işi biliyor 🙂 ve bakanlık görevını kanımca en ıyı sekılde yerıne getırıyor.
Yukardaki yorumlarda bir çok arkadaşımın fikirlerine katılıyorum ve bu ciddi bir tehdit olusturmaya basladı.İşsizlik bir an önce düzelmezse herkez ülkeyi terketmek zorunda kalcak ki bu da eTR için zaten sorun olan bir konu yeterlı kullanıcı olmamamısı ve daha cok sorun haline gelecektir.Umarım en kısa zamanda herseyın duzelmesı dıleğiyle.. 🙂
Bir an önce iş ilanlarının verilip piyasanın oturması lazım. Burada iş işverene düşüyor ama soyle de bir sorun var uretim cok. Ürünlerin satılamaması gibi bir risk var ortada. Bunu önlemek için de biraz daha aktif olmamız gerekiyor.
IRC ya da baska bir kanalda diğer ülke vatandaşları ile konusarak cok rahat musteri bulabilirsiniz.
Biliyorum biraz zor geliyor bu işler ama biraz emek harcamak lazım.
Vatandaş hesabımla maaş alamamayı geçtim, tahıl satışı yapamadığımdan ve şirkette maaş verecek para kalmadığından 4.2.e maddesini işleterek tahıl şirketimi kapatmak zorunda kaldım. Piyasa düzelip kar edecek şekilde satabileceğimiz zamana kadar kapalı tutmak zorundayım.
ev şirketleri düzelmicek sanki iş yok zaten olan işlerde 0.50-0.60 saati .son 1 hafta veriyorum oyuna 😃
Süper bir makale olmuş. Tebrik ederim. Ancak söylemek istediğim bazı şeyler var. V2 geldikten sonra eTürkiye'de aldığım maaşın ekmek almaya yetmediğini görünce eRusya'ya geçmek zorunda kaldım. İşverenim ile konuştum hergün 100 wellness 100 happiness ile çalışmaya çabaladım. İnanın bana verdiği maaş şuan kılı kılına sattığı mala yakın. Pİyasanın gayet üstünde maaş alıyorum. Burda söylemek istediğim minimizasyo olayı ile tüm karı şirketinizde tutmaya çalışıp işçileri gözardı etmemeniz gerektiği. İşçilerinize değer verip ülkenizi işçiler için cazip bir yer haline getirmeniz. Ülkedeki işçi sayısı artınca tüketim yapan kullanıcısı sayısıda artmış olacak. Ham madde olarak Grain ve Stone high region bölgerimiz var. Bunların yanına birde Iron high region katarsak işçi potansiyelinin artmasına yardımcı olur. Oda orduya kalmış artık ne diyelim 🙂
Benim bazı önerilerim var.
Bence sayı sınırına dikkat edilmeli. Eğer her şirket 10 sayı sınırına dikkat ederse herkes rahatlıkla işçi bulabilir ve en önemlisi üretimde verimlilik daha yüksek boyutta olur.
4-5 ay önce ( başka bir hesapla oynuyordum) Devlet ihtiyacı olan ve yeni başlayan oyunculara gıda ve ekmek yardımı yapıyordu.Hem piyasalar rahatlıyordu, hem de sorunsuz ve güçlü bir halk tabanı oluşuyordu.kısa vadede bütçede zararlar oluştursa da uzun vadede karlı bir işti diye düşünüyorum, çünkü hepiniz buralara o uygulama sayesinde geldiniz.
Diğer bir önerim, her alanda tüketimi yüksek olan ülkeler belirlensin ve o ülkelere ihracat yapılması teşvik edilsin.Bu sayede ülkeye para girişi olur ve ülkedeki stokların azalması sağlanır.
Başka bir önerim ise, üsttekinin tam tersi ama ne kadar uygulanabilir bilmiyorum. İthalat vergileri artırılsın ve dış ülkelerden ülke ekonomimize ciddi zararlar verecek şekilde mal girişi olan ülkelere ticari ambargo uygulansın.Bu sayede ülkemizde fazla olan stoklar daha fazla coğalmaz ve de yurt dışına para cıkışı engellenmiş olur.
SFM'den kastın risk free rate herhalde, ama benim boşta duran altınlarımı güvenilir hiç kimse alıp da faiz falan ödemiyor. bu kadar belirsizlikte kimse yatırım da yapmıyor, SFM'yi sıfır alabiliriz bence
Güzel çalışma V+